
Katana (Samuray Kılıcı) Hakkında Temel Bilgiler
Tabanca mermisini ortadan ikiye ayıracak kadar keskin ve dayanıklı, aynı
zamanda bir saç telini ortadan ikiye ayıracak kadar da hassas olan bu
kılıç belki de Japon halkının dünyaya verdiği en muhteşem eserlerden
biridir. Geçmişi 10. yy ve öncesine dayanan bu kılıç, Japon halkında
gurur, ruhani güç ve itaatkârlığı temsil etmiş fakat birçok kişinin de
korkulu rüyası olmuştur. Tek bir hamlede insan bedenini ortadan ikiye
ayıran bu kılıcın üretimi günümüzde çok az miktarda yapılmakta olup,
fiyatları beş bin dolar ile elli bin dolar arasında değişmektedir.
Dünyanın en keskin kılıcı unvanına sahiptir. Fakat Katana kılıcı ile
birlikte Avrupa’nın düz ağızlı kılıcı da bu yarışın içindedir. İki
kılıcı kıyaslandığımızda kuşkusuz katana bu yarışı kazanacak özellikteki
tek kılıçtır. Tarihe baktığımızda çoğu kaynak Japonların, Avrupa’nın
düz ağızlı kılıcıyla dalga geçtiklerini yazmaktadır. Söylentilere göre
katana uçak savar mermisini ve demiri rahatlıkla ortadan ikiye
ayırabilmektedir. Bu söylenti çoğumuza mantıksız gelse de kılıcın yapım
aşamasını anlattığımızda ne kadar emek sarf edildiğini ve ince bir
işçilikle yapıldığını öğrenip düşünceleriniz değişecektir. Şimdi Katana
(Samuray Kılıcı) ve tarihini inceleyelim.
Japon Kılıç Sanatı ve Gerçek Samuraylar
Katana, 10.yy da Japonya’da Japon savaşçıların feodallere karşı
hizmetleri sonucunda ortaya çıkarılmış bir kılıçtır. Sadece samuraylara
verilir ve samuraylar, Aristokratlar (soylu kişiler) arasından
seçilirdi. Eğitimleri uzun yıllar süren Samuraylar için kılıçları ruhani
bir güç, gurur ve onur anlamına gelirdi. Harakiri (Seppuku) denilen bir
olgu vardı ki bu samurayın kendini intihara bilerek ve isteyerek
götürmesiydi. Bir samurayın efendisinin ölümü, savaşta yenilgi ve Japon
toplumda hoş karşılanmayan hatalar, bu gibi durumlar samurayın harakiri
yapmasıyla son bulurdu. Samuraylar, gözetmen dahilinde ve dini bir
ayinle harakiri yaparlardı. Samurayın ölümü onurlu olup bir bıçak
vasıtasıyla karnını haç şeklinde deşmesiyle son bulurdu. Harakiri kelime
anlamı olarak da “karın deşmek” manasına gelmektedir. Edo Döneminde
sadece Samuraylar kılıç kullanır ve kılıç taşıyan köylüler öldürülürdü.
Kılıç ilk yapıldığı zamanlarda kılıcın keskinliğini denemek maksatlı
suçluların suç derecelerine göre ya kolu ya bacağı ya da boynu
vurulurdu. Bir samuray, düşmanıyla savaşırken ilk olarak yay, mızrak ve
en son Katana kılıcını kullanılırdı. Katana kullanmak düşmanına “seni
öldürmek istiyorum” demekti.
Katana kıvraklık ve atiklik isteyen bir kılıç olup hızlı ve kesin ölüm
getiren bir silahtır. İmparator Jimmu Japonya’yı ele geçirdiği bu
dönemde kılıç yapımını Çinlilerden öğrenilmiştir. Kaşima Tapınağında
geliştirilen kılıç teknikleri bir süre sonra Japonya’nın her yerine
yayılmış ve geliştirilmiştir. Daha sonra Japonya’da çıkan iç savaş,
kılıçların itibarlarını ve saygınlıklarını kaybetmelerine neden
olmuştur. Bir anda oluşan silahlanma ihtiyacı ile basit yapım kılıçlar
yapılmıştır. Bir ara korsanları engellemek için Ming Hanedanına yüz bini
aşkın kılıç satılmıştır. Zamanla gelişen teknolojiyle Samuraylar ateşli
silahlarla karşılaşmış ve bu onlara fazlasıyla zarar vermiştir. Barış
dönemi geldiğinde tekrar kılıç için yeni tasarımlar ve formüller
hazırlanmış ve o dönemlerin gelmiş geçmiş en iyi kılıçları barış
döneminde yani Momoyama döneminde yapılmıştır. Zamanla eski kılıçlar
etkisini yitirince bu kılıçlara Şinto, daha eskilere Koto (Eski
kılıçlar) denilmiştir. Ama bir dönem var ki bu dönemde Japonya’da çok
uzun yıllar hiç kimse ateşli silah görmemiştir. O dönemin güçlüleri
barut ve ateşli silahları yasaklamışlardır. Bu dönem 18. yüzyılın tamamı
olarak bilinmektedir. 19. yüzyılın başlarında tekrar nam salan kılıç
yapımı eski kılıçların nasıl yapıldığının çözülmesiyle tekrar eski
önemini kazanmıştır. Bu dönemde yapılan kılıçlara Şinşinto (yepyeni)
adını vermişlerdir. 19. yüzyılının sonlarına geldiğimizde artık Japonya
dış dünyayla tanışmış ve Meiji Devriminin başlamasıyla birlikte Japonya
büyük bir teknolojiyle sahip olmuştur. 20. yüzyıla geldiğimiz zaman
yeni kılıçlar üretilmiştir. Gunto adı verilen bu kılıçlar kalitesiz olup
seri numaralı kılıçlardır. Bir süre sonra Samuraylar dışında herkes
Katana kullanmaya başlayınca polis de katana kullanmak zorunda
kalmıştır.
Örnek verilirse tip 95, standart çelikten yapılan metal kabartmaları
bulunan saplı “sukara”ya benzer bir kılıç olarak üretilmiştir. Gassan
Sadakazu ve Gassan Sadakatsu adındaki ustalar bu dönemde en iyi
kılıçları hazırlamış ve muhteşem öğrenciler yetiştirmişlerdir. 1934
yılında Japonya, ordusunu Şin-Gunto (Yeni Ordu Kılıcı) ile donatmıştır.
Bu yıllarda Tip 94 katana ve birçok el yapımı Şinto yapılmış ve 2. Dünya
Savaşında kullanılmıştır. ABD işgali sonrasında Katana üretimi
yasaklanmış ve gerçek Katana üretmek ancak polis izniyle mümkün
olabilmiştir. Daha sonrasında birkaç değerli ustanın yetkili kişilerle
yaptığı görüşmeler neticesinde Gunto sınıfı yok edilerek tekrar değerli
ve gerçek olan keskin Katana üretilmeye devam edilmiştir. Bu üretim
artık herkesin Katana sahibi olabilmesine imkân tanımıştır ve bununla
beraber çok ucuza satılan Katana kılıçlarının birçoğu çalınmıştır. 1958
de ordulara baktığımızda Japon silahlarının birçoğu (Gunto, Katana,
Konto, Şinto, Şinşinto) savaş sonrası ABD askerlerinin eline geçmiştir.
Daha sonrasında kılıçlar toplanarak koruma altına alınmıştır.
Katana Kılıcı’nın Özellikleri
Katana 60 cm den uzun bir Japon kılıcıdır. Bir diğer türü olana “Tachi”
ise Katana kılıcından daha uzundur ve keskin kısmı yukarıdadır. Katana
kılıcından daha zor bir işçiliği olmasına rağmen Katana kılıcı kadar iyi
değildir. Bir de “vakizaşi” denilen Katana kılıcından daha kısa, en
uzunu 50 cm olan bir kılıç vardır. Bu kılıç Katana kılıcının yardımcısı
niteliğindedir. Bir samuray eğer ki Katana kılıcını kullanacak durumda
değilse Vakizaşi’yi kullanırdı. Samuray bu kılıcı yan tarafındaki
kınında taşırdı. Günümüzde Japonya’nın Güneybatısındaki bazı yerlerde
Katana yapımı için mükemmel cevherler bulunmaktadır. “Tatara” adı
verilen son geleneksel fırında, “Akira” adındaki son tatara ustası
mesleğini halen devam ettirmektedir
Katana Kılıcı’nın Yapım Aşamaları
Şimdi bu mükemmel kılıcın yapım aşamalarından kısaca bahsedelim. Odun
kömürü, karbon ve demir kumuyla birleştirilir. İçerisinde bulunan bu
koyu maddeler 3 gün 3 gece eritilir. 36 saat boyunca 26 ton saf demir ve
odun kullanılmaktadır. Amaç ise “tamagahane” denilen demiri ortaya
çıkarmaktır. 1000 santigratta ısıtıldığında sert çelik ve yumuşak demir
metal şeklini alır. Bu kılıcın karbon dengesini sağlamak için eşit
miktarda karbon yayılır. İki metal element olan saf çelik ve saf
demirden yapılır. Saf demir keskin bir uç için kullanılamayacağı için
saf çelik kılıcın ucu için kullanılır. İçerisinde bulunan sülfür, demir
ve karbon karışımı kılıca esneklik ve sertlik vermektedir. Kılıca
başlamadan önce dualar edilir. 3 aydan fazla süren bu kılıç yapılırken
demir parçaları ateşte eritilir ve paslanmaması için ıslak bir kağıt
parçasının üzerine yerleştirilip ardından kağıdın üzerine kil ve kül
sürülür. Buradaki amaç paslanma ve körelmeyi engellemektir. Katlama
işlemi dediğimiz işlemde üst üste yerleştirilen demirler katlanarak
birçok kez dövülür ve peş peşe “buda cihada” adı verilen kılıcın dış
kısımlarını oluşturur. Sonrasında kil-kömür karışımı yüzey kısmına
sürülür. Burada ustayı temsil eden bir çizgi oluşur. Sıra artık Katana
kılıcının ne kalitede olduğunu öğrenmeye gelmiştir. Katana, orta
seviyede bir ateşte bir dakika gibi bir sürede bekletilir ve hemen suya
batırılır. Sonrasında dışa sürülen kül ve kil karışımı uçta daha ince ve
ortada daha kalındır. Bunun sebebi ince sürülen kısım daha esnek olmalı
ve kalın kısım daha sert kalmalıdır. Son aşama ciladır. Her bir Katana
için özel taşlar mevcuttur. 10 gün süren cila işleminden sonra en zor ve
en riskli cila olan “jizuya taşı” kullanılır. Bu taş pirinç taneleri
kadardır. En son olarak uç kısımda beyazlama işlemi gerçekleştirilir ve
katana kılıcı tamamlanmış olur.