
Kıyamete Yakın Altınçağın Yaşanacağı Doğru mudur?
Kıyamete yakın zenginleşme olacağı ve altınçağın yaşanacağı, zulüm
olmayacağı, Kur’an ahlakının bütün dünyaya yayılacağı doğru mudur?
Hârise İbnu Vehb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Sadaka verin. Kişinin eline parayı alıp sadaka olarak vermek üzere
çıktığı ve fakat kendisine bağışta bulunulan kimsenin “Bunu dün getirmiş
olsaydın kabul ederdim, ama şu anda ona ihtiyacım yok.” diye cevap
vereceği ve böylece sadakasını kabul edecek bir kimseyi bulamadan
sadakası elinde olduğu halde geri döneceği zaman yakındır.” [Buharî,
Fiten 24, Zekât 9; Müslim, Zekât 58, (101.1); Nesâî, Zekât 64, (5,77)]
Ebu Mûsa (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Muhakkak ki insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit
kişi altından sadaka ile (çarşı pazar) dolaşır da bunu kendisinden
sadaka olarak kabul edecek tek kişi bulamaz. O zaman, tek bir erkeğe
kırk tane kadının tâbi olduğunu ve kadınların çokluğu ve erkeklerin
azlığı sebebiyle ona sığındıklarını görürsün.” [Buharî, Zekât 9; Müslim,
Zekât 59, (1012)]
AÇIKLAMA:
Bu hadisler, âhir zamanda bolluğun artacağını, öyle ki zekat kabul
edecek kimsenin kalmayacağını haber vermektedir. Hadîste zekat malı
olarak altın kelimesinin zikri, mânayı te’kid içindir. Çünkü insanlar
arasında tedavül eden kıymetli eşyaların en değerlisi, taşınma ve
saklanması en kolay olanı altındır. İnsanlar sunulan altına bile istiğna
gösterirlerse, gözleri, gönülleri son derece doymuş demektir. Bu da o
devirde bolluğun fevkalâde artacağını ifâde eder. Bu mâna birçok
hadislerde ifâde edilmiştir. Aynî’ye göre, bu hal fitnelerin artması ve
insanlar arasında öldürme hadiselerinin çoğalmasıyla hâsıl olur. Elli
kadının bir erkeğe sığınmaya çalışmaları da aynı devrenin vasıfları
olarak zikredilmiş olması da bu mânayı te’yid eder. Zira fitnelerde daha
ziyade erkekler hayatını kaybeder. Geriye kalan zevceler, yakınlarının
himâyeye muhtaç kadın ve kızları epeyce bir yekûn tutar. Hadisler, bu
hâlin Kıyamete yakın vâki olacağını, bu esnâda bolluğun, sadaka kabul
edecek kimse kalmayacak derecede artacağını belirtir. Bazı hadisler, bu
bolluğun Hz. İsâ (as)’ın zuhur edip, Deccal’ı öldürmesinden sonra vukua
geleceğine işaret eder.
Mezkur bolluğa temas eden hadîslerden Müslim’de kaydedilen bir rivayet şöyle:
“Aranızda mal çoğalmadıkça kıyamet kopmaz. Mal o kadar artacak ki,
mal sahibi “Acaba sadakamı kim alır?” diye endişeyle fakir arayacak.
Sadaka vermek üzere biri çağrılacak olsa, “İhtiyacım yok!” diye cevap
verecek.”
Bir başka hadis, Arabistan çöllerinde nehirler akıp, çayırlıklar hâsıl olacağını haber verir.
Bütün bu hadisler, ilerleyen teknik vasıtalar sebebiyle mi, yoksa
sağlanacak olan sulh-ü umumî sebebiyle mi, yoksa bazı şârihlerin
söylediği üzere, kıyâmetin yaklaştığını anlayan insanların mal hırsını
bırakmaları sebebiyle mi, her ne ise kıyamete yakın, bolluk ve bereketin
artacağını haber vermektedir. İbnu’t-Tîn şöyle der:
“Bu hâl, Hz. İsa’nın inmesinden sonra, arz bereketini çıkardığı, bir
narla bir âilenin doyduğu, yeryüzünde tek kâfirin kalmadığı zamanda
husûle gelecektir.”
Sadedinde olduğumuz hadis, bu bolluğun, hiç beklenmedik bir tarzda
sür’atle gelebileceğine dikkat çekerek, sadaka verme fırsatlarını
değerlendirmeyi emretmektedir.
Hz. Ebû Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa aleyhisselâm), Feccu’r-Ravhâ nam
mevkide, hac yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için
telbiye getirecektir.” [Müslim, Hacc 216, (1252)]
İslâmî nasslara göre, Hz. İsa aleyhisselâm hayattadır, cism-i dünyevîsi
semadadır. Ahir zamanda Deccal’i öldürmek üzere yeryüzüne inecek ve
adaleti tesis edecektir. Onun getireceği adaletle bolluk artacak,
insanlığa refah ve sulh-ü umumî gelecektir. Öyle ki zekât alacak fakir
kalmayacaktır.
Şu halde, Hz. İsa (as) o zaman hac yapacaktır. Onun telbiye getireceği
Feccu’r-Ravha Mekke-Medine yolu üzerinde, Mekke’ye altı mil kadar
uzaklıkta bir yerin adıdır. Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm),
Bedir gazvesi, Fetih gazvesi ve Veda haccına giderken buradan geçmiştir.
Bazı hadislerden kıyamete yakın bütün insanlara şamil fevkalade bir
zenginliğin geleceği ifade edilir. Ancak bu zenginlik kıyamet alâmeti
olması sebebiyle bir fitnedir, en azından bir fitnenin sebebidir. Belki
de daha önce zikri geçen “refah fitnesi”dir.
Her halükarda mükerrer hadislerde kıyamete yakın, zekat kabul edecek bir
kimse bulunmayacak derecede umumi bir bolluk mevzubahistir:
“Ahir zamanda ümmetim içerisinde bir halife zuhur edecek. Bu halife malı öyle dağıtacak ki, hesabını bile tutmayacak.”
Buharî’nin bir rivayetinde malı hesapsızca dağıtacak olan kimse Hz. İsa (as)’dır:
“Hz. İsa çıkınca malı cömertçe dağıtır, ama kimse bunu kabul etmez.”
Bir diğer rivayette de şöyle buyurulur:
“Sizden birinin sadaka vermek üzere çıkıp, kabul edecek kimseyi bulamayacağı gün gelmezden önce kıyamet kopmaz
Adiy İbnu Hâtim (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın yanında iken bir adam
geldi ve fakirlikten şikayet etti. Derken biri daha gelip, o da yol
kesilmesinden şikayet etti. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Ey Adiyy dedi, sen Hire şehrini gördün mü?”
“Hayır görmedim, ancak işittim!” dedim. Bunun üzerine:
“Eğer ömrün biraz uzarsa, devesine binen bir kadının Hire’den (tek
başına) kalkıp Ka’be’yi tavaf edeceğini mutlaka göreceksin. O bu
seyahatini yaparken Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacak!..”
Adiyy der ki: “İçimden, kendi kendime, “memlekete dehşet saçan Tayy
eşkiyaları nereye gidecek?” dedim. Resulullah sözlerine devam etti:
“Eğer ömrün olursa Kisra’nın hazinelerinin de fethedildiğini göreceksin!”
“Kisra İbnu Hürmüz mü?” diye araya girdim.
“Evet İbnu Hürmüz olan Kisra!” buyurdu ve devam etti:
“Eğer hayatın uzarsa mutlaka göreceksin: Kişi eli altın veya gümüş
parayla dolu olduğu halde bunu tasadduk etmek üzere fakir arayacak,
fakat kendinden onu kabul edecek bir tek adam bulamayacak. Her biriniz,
mutlaka bir gün gelecek aranızda herhangi bir perde, bir tercüman
olmaksızın Allah’la karşılaşacaksınız. O zaman Allah Teala Hazretleri:
“Sana tebliğ getiren bir peygamber göndermedim mi?” diye soracak.
Muhatabı: “Evet gönderdin!” diyecek. Rabb Teala: “Ben sana mal vermedim
mi, ikram etmedim mi?” diye soracak, kul: “Evet! Ey Rabbim verdin.”
deyip sağına bakacak, cehennemden başka bir şey görmeyecek, soluna
bakacak cehennemden başka bir şey görmeyecek.”
Yine Adiyy (radıyallahu anh) dedi ki:
“Ben Hire’den kalkıp, Beytullah’ı tavaf eden ve Allah’tan başka
kimseden korkmayan yaşlı kadını gördüm. Kisra İbnu Hürmüz’ün
hazinelerini fethedenler arasında ben bizzat bulundum. Eğer sizlerin
ömrü uzun olursa mutlaka, Ebu’l-Kasım (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şu
söylediğini de göreceksiniz:
“Kişi, eli altın veya gümüşle dolu olarak çıkacak, onu kendinden
(sadaka olarak) kabul edecek adam bulamayacak.” (Buharî, Menakıb 25)
1. Hadisin ravisi Adiyy, Tayy kabilesinden sahavetiyle meşhur Hatim-i
Tai’nin oğludur. Kabilesinin reisidir. Tay kabilesi Irak’la Hicaz
arasında yer almaktadır. Kendilerinden önceden izin almadan,
bölgelerinden geçenlerin yollarını kesmektedirler. Böylece
eşkiyalıklarıyla şöhret kazandıkları için, Adiyy, Hire’den kalkan bir
kadın kendi yurtlarından korkusuz nasıl Hicaz’a, Mekke’ye ulaşabilecek
diye hayrete düşer. Adiyy’i hayrete düşüren diğer bir ifade “Kisra’nın
hazinelerinin fethi.” O zaman için iki büyük devletten biri olan
Kisra’nın hazinelerini fethetmek ne demek?” Bir yanlış anlama olmasın?
Sorar: “(Yani şu İran Devleti’nin kisrası olan) İbnu Hürmüz’ün
hazineleri mi?” Resulullah “Evet! O kisra, İbnu Hürmüz olan kisra!” der.
2. Hadiste temas edilen diğer bir husus, yol emniyetini getirecek
adalet-i İslamiye’nin hasıl edeceği maddî refah seviyesiyle ilgili.
Aleyhissalâtu vesselâm: “Zekat veya sadaka vermek kasdıyla evden çıkan
kimsenin, bunu kabul edecek bir adam bulamadan evine döneceği” derecede
refahın artacağından bahsediyor ki, bu adaletli idarenin tabii
sonucudur. Bazı alimler, başka bazı hadisleri esas alarak, bu halin, Hz.
İsa’nın hakimiyeti sırasında hasıl olacak bolluk devrine ait olacağını
söylemiş ise de, başta Beyhakî, bir kısım alimler hadiste Ömer İbnu
Abdilaziz devrinde yaşanan duruma işaret edildiğini belirtirler.
Beyhakî’nin Delail’de kaydettiğine göre, “Kişi Ömer İbnu Abdilaziz’in
otuz aylık hilafeti sırasında, halife ölmezden önce, büyük miktarda para
getirip “Bunu fakirlerden dilediğinize verin” derdi. Ancak “halkı Ömer
zenginleştirdiği için” bunu verecek bir kimse bulamadan parasıyla geri
dönerdi.” Beyhakî, rivayeti kaydettikten sonra ilave eder: “Bunda
Adiyy’in rivayet ettiği hadiste ihbar edilen durumun teyidi vardır.”
İbnu Hacer der ki, “Bu ihtimal öncekinden daha kuvvetlidir, çünkü
hadiste Adiyy’e: “Eğer ömrün uzun olursa göreceksin” denmiştir.
3. Hadiste, bir kadının tek başına hacca gidebileceği de ifade
edilmektedir. Bu, ihtilaflı bir mevzu olmakla birlikte, alimlerimizden
bir kısmı vacib olan hacc için bunun caiz olduğunu söylemiştir.
İnancımıza göre Hz. İsa (as) ölmemiş, semaya çekilmiştir. Cesed-i
dünyevîsi ile semada yaşamaktadır. Hadiste de görüldüğü üzere, kıyamete
yakın, yeryüzüne inecek, müsbet icraatları gerçekleştirecek: Deccal’in
hasıl ettiği manevî tahribatı telafi edecektir. Onun gelmesiyle birlikte
bolluğun, refahın artacağının ifade edilmesi, onun ıslahatı sadece
manevî cihette olmayacak, maddî cihette de olacak, iktisadî düzelmeler,
düzeltmeler de gerçekleştirecektir.
Bazı hadislerde, kıyamete yakın bütün insanlara şamil fevkalade bir
zenginliğin geleceği ifade edilir. Ancak bu zenginlik kıyamet alâmeti
olması sebebiyle bir fitnedir, en azından bir fitnenin sebebidir. Belki
de daha önce zikri geçen “refah fitnesi”dir. Her halukarda mükerrer
hadislerde kıyamete yakın, zekat kabul edecek bir kimse bulunmayacak
derecede umumi bir bolluk mevzubahistir: “Ahir zamanda ümmetim
içerisinde bir halife zuhur edecek. Bu halife malı öyle dağıtacak ki,
hesabını bile tutmayacak.” Buharî’nin bir rivayetinde malı hesapsızca
dağıtacak olan kimse Hz. İsa’dır: “Hz. İsa çıkınca malı cömertçe
dağıtır, ama kimse bunu kabul etmez.” Bir diğer rivayette de “Sizden
birinin sadaka vermek üzere çıkıp, kabul edecek kimseyi bulamayacağı gün
gelmezden önce kıyamet kopmaz.” denir.