Şiddetli Yağış ve Selden Korunma
Son meteorolojik durumla ilgili güncel bilgiye sahip olun
Sel uyarılarını radyo ve TV’dan takip edin. Meteoroloji’den telefonla bilgi alın.
Selleri tahmin etmek onları tetikleyen olayların türü ve doğasına
bağlıdır. Kısa süreli yoğun yağış ani sele, uzun süreli yağışın
nehirlerin taşmasına neden olacağını unutmayın.
Selden önce
“Hazırlıklı Olun”
Evde değerli eşya ve önemli belgeleri yüksek yerlere kaldırın.
Varsa afet ilk yardım çantasını yanınıza alın.
Zarara yol açabilecek ya da zarar görebilecek eşyaları içeri alın.
Su kaynakları kirlenebileceğinden, yedek içme suyunuzun olduğundan emin olun
Suyun evi terk ettiği her yerden içeri de girebileceğini hatırlayın. Kum torbaları temin edin.
Selin kullanabileceği ark,hendek,vadi ve kanyon gibi yerlerden uzak durun
Açık alandaysanız en yüksek cisim siz olmayacak şekilde tepeye çıkın.
Sel sırasında
“Güvende olun”
Yüksek yerlere çıkın.
Asla sel suyu içinde araba kullanmayın,ölümlerin %80 ninin araç içinde olduğunu unutmayın.
Aracınızı selden etkilenmeyecek bir yere çekin.
Sel suyu, akıntı ya da nehirlerde yürümeye çalışmayın.
Hızla akan 15-20 cm derinlikteki suyun bir insanı devirebileceğini akıldan çıkarmayın.
Ev yada işyerinizi boşaltmanız gerekiyorsa elektrik, doğalgaz vb.. kapatın.
Çok gerekli olmadıkça yolculuğa çıkmayın.
Selden sonra
“Tedbiri elden bırakmayın”
Binalardaki yapısal hasarı kontrol edin.
Karanlıktaysanız mum değil el feneri kullanın.
Sel suyu ile temas etmiş bütün gıda malzemelerini konserve dahil atın.
Yılıdırımdan Korunma Yöntemleri
Yıldırım Nedir, Nasıl Oluşur?
Yıldırım, bulut ile yer arasında meydana gelen yüksek gerilimli bir
elektrik boşalmasıdır. Yıldırımın meydana gelebilmesi için bulut ve
yerin farklı elektrik yüklerine sahip olması ve belirli bir potansiyel
farka erişmesi gerekmektedir. Genellikle bulutun yere yakın olan
bölümleri negatif, yer ise pozitif yüklü elektriğe sahiptir. Bazı
koşullarda bunun tersi de olabilir. Bulutla yer arasındaki potansiyel
farkı artarak belirli bir değere eriştiğinde, hava iletken olmamasına
rağmen hava içerisinde iletken bir kanal oluşur ve elektriksel boşalma
başlar, yani yıldırım meydana gelir. Yıldırım olayı, her ne kadar
yıldırım düşmesi olarak bilinse de bulut ile yer arasındaki negatif ve
pozitif elektrik yüklerinin pozisyonlarına göre bazen buluttan yere
doğru, bazen de yerden buluta doğru olmaktadır.
Yıldırım, sadece dikey gelişmeli bulut olan kümülonimbus (Cb) bulutunun
varlığında oluşabilir. Normal bir vatandaş için Cb bulutunu tespit etmek
zor olabilir, ancak sağanak yağış, şimşek ve gök gürültüsünün olması,
Cb bulutunun varlığını gösterir.
Yıldırım olayında ortaya çıkan enerji yaklaşık 1010 joule kadar olup bu
enerji saniyenin milyonda biri zarfında geçtiği hava sütununun
sıcaklığını 15000 °C’ye kadar ısıtabilir. İşte yıldırımın yakıcı ve
yıkıcı etkisi açığa çıkan bu enerjinin sonucudur. Bir insana yıldırım
çarpma olasılığı 600 binde birdir. Yıldırım çarpmış bir kazazedeye
dokunmak tehlikeli değildir.dokunulduğu zaman çarpılma tehlikesi yoktur.
Yıldırımdan Nasıl Korunmalı?
Yıldırım oluşmasında meteorolojik şartların yanı sıra yer yüzeyinin
durumu da çok önemlidir. Yüksek binalar, ağaçlar ve metalik eşyalar gibi
iyonlaştırıcı malzemeler yıldırım oluşumu için uygun koşullar
hazırlarlar. Can ve mal kaybını en aza indirebilmek için aşağıda
belirtilen hususlar dikkate alınmalıdır:
Yüksek bina ve yapılarda (minare gibi) paratoner (yıldırımsavar) kullanılmalı.
Yıldırım riski olan havalarda ağaç, bayrak ve telefon direkleri gibi yüksek objelerden uzak durulmalı.
Metalik eşyalardan uzak durulmalı ancak otomobillerin lastikleri yalıtkan olduğu için otomobil içleri güvenli yerlerdir.
Açık arazide iseniz yere çömelerek oturun, kesinlikle yere yatmayın.
Su üzerinde iseniz derhal karaya çıkmaya çalışın.
Şemsiye gibi sivri metal içeren eşyaları kullanmayın.
Açık arazide gruplar halinde durulmamalı.
Elektrikli eşyaları fişlerinden çekin mümkün olduğunca kullanmayın.
Şiddetli Rüzgar ve Fırtınadan Korunma
Son meteorolojik durumla ilgili güncel bilgiye sahip olun
Fırtına uyarılarını radyo ve TV dan takip edin. Meteoroloji’den telefonla bilgi alın.
Fırtınadan önce
“Hazırlıklı olun”
Fırtına uyarılarını radyo ve TV dan takip edin.Meteoroloji’den telefonla bilgi alın.
Merdiven, bahçe mobilyası gibi serbest nesneleri ya da pencere ve camları kırıp içeri girebilecek her şeyi emniyete alın.
Kapı ve pencereleri, özellikle evin rüzgar alan tarafında olanları,
garaj kapısı gibi büyük kapıları kapatın ve emniyetli bir şekilde
bağlayın.
Araçları, varsa garaja park edin, yoksa onları bina, ağaç, duvar ve çitlerden uzakta tutun.
Çatı katı /tavan arası kapılarını ya da kapaklarını kapatın ve sürgüyle emniyete alın.
Eğer pencerelerde panjur / kepenk varsa bunların kapatılıp bağlandığından emin olun.
Eğer bacalar uzun ve kötü durumdaysa mümkün olduğunca sağlamlaştırın.
Afet ilk yardım çantasını yanınıza alın.
Fırtına sırasında
“Güvende olun”
Mümkün olduğunca içerde kalın.
Dışarı çıkarsanız, bina ve ağaçlara yakın yerlerde yürümeyin ve onlara sığınmayın.
Duvar ve çitlerin korunaklı tarafından uzak durun, korunaklı tarafa yıkılacağını unutmayın.
Fırtına devam ederken hasarı onarmak için dışarı çıkmayın.
Evinize girerken ve çıkarken kapıları arkanızdan kapatın ve güvenli yolu tercih edin.
İçerdeki kapıları yalnızca ihtiyacınız olduğunda açın ve arkanızdan kapatın.
Fırtınaya maruz kalan yollarda araba kullanıyorsanız (köprüler ve
viyadükler) dikkatli olun mümkünse yolculuğunuzu erteleyin ya da
alternatif yollar bulun.
Eğer yüksek bir aracınız varsa ya da yüksek bir aracı çekiyorsanız daha
da dikkatli olun, yavaşlayın ve yandan esen rüzgara dikkat edin.
Gerçekten gerekli olmadığı sürece yolculuk yapmayın.
Fırtınadan sonra
“Tedbiri elden bırakmayın”
Yere düşmüş ya da hala sallanmakta olan elektrik / telefon kablolarına dokunmayın.
Duvar, bina ve ağaçlara yakın yürümeyin, fırtınanın zayıflatmış olabileceğini unutmayın.
Savunmasız komşu ve yakınlarınızın güvende olduğundan emin olun ve tamirat için gerekli düzenlemeleri yapmalarına yardım edin.
Buzlanma ve Don Olayından Korunma
Ağır kış şartları, şiddetli kar yağışı, kuvvetli ve hamleli rüzgarlarla
birlikte dondurucu hava şartları oluştuğunda Buzlanma ve Don olayları
meydana gelir ve Meteoroloji bu durumu uyarı olarak yayımlar. Ayrıca
hava sıcaklığının 0 °C nin altına düşmesi sonucu donan yağmur, donan
çisenti veya sulu sepken tipi meteorolojik olaylar yollar, caddeler,
ağaçlar, binalar ve kablolar (elektrik, telekomünikasyon) üzerinde buz
tabakası oluşturmaktadır.
Yerel yöneticiler ve ilgili kurumlar meteorolojik uyarıyı dikkate almalıdır.
Soğuk havanın rüzgarla birlikte insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde
üşütücü ve dondurucu etkisi vardır. Dikkatli olunmalıdır.
Bitkilerin mevsime bağlı olarak kritik düşük sıcaklık eşikleri vardır. Bu sıcaklıklar dikkate alınmalıdır.
Don ve Buzlanma Başlangıcı: Hava sıcaklığı 0°C nin altına düştüğünde
Kuvvetli Don ve Buzlanma: Hava sıcaklığı <= – 5 °C – <- 10°C
Çok Kuvvetli Don ve Buzlanma: Hava sıcaklığı <= – 10°C
Kuvvetli Buzlanma ve Don
Kar ve buzlanma olan bölgelerde yaşam şartları zorlaşır, ekonomik aktiviteler olumsuz etkilenir.
Araç kullanmak ve yürümek oldukça zordur .
Kaza riski artar.
Elektrik ve telefon hatlarında zararlar oluşabilir
Yollarda ulaşım imkansız hale gelebilir. Hava ve tren seferlerine aksamalar görülebilir.
Don olayı süresine bağlı olarak su şebekeleri ve nehirler donabilir.
Tavsiyeler
Dışarı Çıkarken
Hava tahmin raporunu öğrenmeyi ihmal etmeyiniz, hava tahmin bültenlerini ve haberleri sürekli izleyin .
Vücudu sıcak tutacak giysiler tercih ediniz. Açık alanlarda uzun süreli kalmamaya özen gösteriniz.
Kayarak düşme tehlikesine karşı dikkatli olunuz.
Sarkan elektrik tellerinden uzak durunuz ve dokunmayınız.
Sıcaklığın -10 derece ve altında olduğu durumlarda mecbur değilseniz dışarı çıkmayın, seyahat etmeyin.
Araç kullanırken
Aracınızda gerekli ekipmanların bulunduğundan emin olunuz. (Kar
lastikleri kullanınız, zincir,çekme halatı vs. bulundurunuz)Aracınızda
gerekli ekipmanların bulunduğundan emin olunuz. (Kar lastikleri
kullanınız, zincir,çekme halatı vs. bulundurunuz)
Seyahatiniz için planlarınızı gözden geçiriniz, alternatif plan yapabilirsiniz.
Seyahatte iseniz yolların ve trafiğin durumu hakkında bilgi almak için Bölge Trafik ile irtibata geçmelisiniz.
Aile ve akrabalarınıza yerinizi ve nereye gittiğinizi haber veriniz.
Trafikteyseniz özelliklede büyük araç kullanıyorsanız güvenli bir yerde beklemelisiniz.
Trafik sınırlamalarına mutlaka uyunuz.
Dikkat! Siyah Buz
Donan yağmur, donan çisenti veya sulu sepken gibi meteorolojik olaylar
ve kar fırtınasından sonra temizlenen yollar ıslakmış gibi görünür,
gerçekteyse, yol “siyah buz” olarak adlandırılan ince bir buz
tabakasıyla kaplanır.Siyah buz, her zaman görülemeyen şeffaf ama çok
kaygan bir buz tabakasıdır.
Aman yollar temizlendi diye gaza basmayın! Özellikle köprü ve rampalar siyah buz tuzağıdır.
Güvenliğiniz için çevrenizde alabileceğiniz tedbirler
Evinizin önündeki kaldırımlarınızı buzlanmaması için tuzlayabilirsiniz.
Kanalizasyonun kapalı olup olmadığını kontrol ediniz.
Çatılardan sarkan buz sarkıtlara dikkat ediniz.
Sarkan elektrik tellerinden uzak durun.
Borularınızı donmalara karşı koruyunuz.
Elektrik kesintilerine karşı yedek ışıklama sisteminiz var mı kontrol ediniz.
Su kesintilerine karşı gerekli içme suyu stokunuz var mı, kontrol ediniz.
Eğer ilaca veya makineye bağlı bir tedavi süreciniz varsa ilaçların
tedarikini ve kullandığınız cihazların çalışıp çalışmadığının kontrolünü
yapınız, ya da yetkililere durumunuzu bildirerek tedbir alınız.
Aşırı Soğuk ve Don Olayı
Aşırı soğuk havada genel donma ve kısmi donmalar olabileceği mutlaka
düşünülmelidir. Soğuk havanın rüzgarla birlikte Soğuk Isırması adı
verilen, insanların kulak, burun ucu, el ya da ayak parmaklarında
donmalara sebep olabileceği unutulmamalıdır.
Dışarıda kalma zorunluluğu olan insanlar için donma ve kısmi donma riski vardır.
Özellikle İlkbahar ve Sonbahar mevsimlerinde zirai faaliyetler ve bitkiler için zararlı sonuçlar verir.
Güneş Çarpmasından Korunma Yöntemleri
Güneş Çarpması Nedir?
Güneş çarpması; aşırı sıcak sonucu beden ısısını ayarlayan mekanizmanın
bozulmasına bağlı meydana gelen ciddi bir rahatsızlıktır. Hemen müdahale
edilse bile ölümcül olabilir ya da kalıcı zararlar verebilir. Aşırı
sıcaklığın yanında nem oranının da yüksek olması (%70’in üzeri), güneş
çarpmasında etkili bir rol oynar. Güneş çarpması özellikle yaşlı ve
çocuklar için daha tehlikelidir.
Güneş ışınları; ultraviyole, görünür ve enfraruj ışınlarından
oluşmaktadır. İnsan sağlığı açısından en etkili ışın ultraviyole
ışınlarıdır. Ülkemizde genellikle yaz ayları ve gündüz 1100-1500
saatleri arası güneş çarpması açısından en riskli zamanlardır. Güneş
çarpmasının en sık görüldüğü yerler, sıcak ve nemli deniz sahilleridir.
Belirtileri
Uzun süre güneş altında kalınmış ise aşağıda verilen belirtiler güneş çarpmasını işaret eder.
Hastanın ateşi 39-41 dereceye kadar çıkabilir.
Davranış, anlama ve algılama bozuklukları oluşur.
Kalp atışları düzensizdir.
Şiddetli baş ağrısı, bulantı ve kusma yapabilir.
Nasıl Korunmalı?
Güneş çarpmasından korunmak için aşağıda verilen tavsiyelere uymak gerekmektedir.
Genel Müdürlüğümüzce sıcak ve UV (ultraviyole) ışınları için uyarı
verilen bölge ve günlerde mümkün olduğunca güneşten kaçınmalı, zorunlu
olmadıkça 1100-1500 saatleri arasında dışarıya çıkılmamalıdır.
Aşırı sıcaklarda gölgede bulunulmalı, ağır işler ve spor yapılmamalıdır.
İnce, açık renkli bol elbiseler giyilmeli, şemsiye veya geniş kenarlı şapka kullanılmalıdır.
İmkanlar ölçüsünde sık duş alınmalıdır.
Ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalı ve bol bol sıvı tüketilmelidir.
Baca Gazı Zehirlenmelerinden Korunma Yöntemleri
Kış aylarında sıkça rastlanan sobadan sızan gazdan zehirlenme olaylarının önüne, bilinçli soba kullanımı ile geçilebilir.
Yanan sobalar, yatmadan önce tamamen söndürülmeli ve içindeki yanmış,
yarı yanmış kömür, odun gibi yakacak malzemeler dışarıya
çıkartılmalıdır.
Lodos, fırtına gibi hava sirkülâsyonunun olumsuz olduğu koşullarda sobalar yakılmamalıdır.
Normal koşullarda :
İtfaiye Müdürlüğünden soba yakma usulü öğrenilmeli. Sobalar buna göre yakılmalı
Sobalarda kömür ve tutuşturma işlemi için uygun malzeme kullanılmalıdır. Kömür tam tutuşmadan soba uyutulmamalıdır.
Sobadaki ateşin üzerine kömür ilave edilmemesi, dolu kova ile değiştirilmesi gerekir.
Sobanın hava girişleri tamamen kapatılmamalıdır.
Bacalar düzenli aralıklarla temizlenmeli, açık tutulmalı, hava akımına
ulaşacak şekilde çevre yapılardan yükseltilmelidir. Gerekirse
aspiratörler kullanılmalıdır.
Soba borusu ve dirsekleri belli periyotlarda temizlenmeli
Kazanlar (Soba) TSE standartlarına uygun olmalıdır.
Baca ve borularda zift ve katran oluşumunu engellemek için soba, bacaya
en uygun mesafeye kurulmalı ve az sayıda dirsek kullanılmalıdır. Yatay
borulara bacaya doğru yüzde 10 eğim verilmelidir
Zehirlenmeye Karşı Yapılması Gerekenler
Karbon monoksit gazından etkilenmiş şahsı temiz havaya çıkar. Hastaya
eğer mümkünse oksijen gazı ver. Gerekli sağlık hizmeti için hastane veya
sağlık ocağını arayın.
Eğer gazdan etkilenmiş kişi nefes almıyorsa, yardım gelene kadar suni teneffüs uygulayın.
Karbon monoksit gazının bulunduğu mekanı havalandır. Pencere ve kapıları
açarak gazdan etkilenmiş mekana temiz hava girmesini sağlayın.
Karbon monoksit gazının neden meydana geldiğini araştırıp bulup, bunun bir daha tekrarlanmaması için gerekli önlemleri alın.
Çığ Nedir?
Çığ, genellikle bitki örtüsü olmayan engebeli, dağlık ve eğimli
arazilerde, vadi yamaçlarında tabakalar halinde birikmiş olan kar
kütlesinin iç ve/veya dış kuvvetlerin etkisi ile başlayan bir ilk
hareket sonucu (tetiklenen), yamaçtan aşağıya doğru hızla kayması olarak
tanımlanır.
Çığ kısaca, kar tabakası veya tabakalarının iç ve dış kuvvetler etkisi
ile yamaç eğim yönünde gösterdiği akma hareketidir. Kar tabakalarının
birbirlerinden farklı özellikleri olacağından; çığ, bazen diğer bir
tabaka üzerinde kayan bir tabaka veya tabakalar ile veya tüm tabakaların
zemin üzerinde topluca kaymaları sonucunda oluşur.
Türkiye’de Çığ Problemi
Türkiye’nin özellikle kuzey-kuzeydoğu ve doğu kesimlerinde, çığ olayına
uygun topografik ve meteorolojik koşullara sahip dağlık alanlar
mevcuttur. Ortalama yüksekliği 1000 m’yi geçen ve çığ oluşumuna uygun
alanların yüzölçümü bu bölgeler içinde çok yüksek bir yüzdeye sahiptir.
Dağlık alanların, Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 1/3’ünü oluşturduğunu
düşünecek olursak, çığ olayının meydana geldiği alanların yayılımının ne
kadar büyük olduğu anlaşılır. Bu bölgelerde meydana gelen çığlar,
yerleşim yerlerini, yolları, turistik tesisleri ve diğer bütün devlet
yatırımlarını tehdit etmektedir. Çığ olayının yerleşim yerlerine etkisi
her afet türü gibi sosyal ve ekonomik açıdan olmaktadır. Ülkemizde çığ
afetinin, sosyal etkileri hakkında fikir vermesi açısından; 1958
yılından beri Türkiye’de AFET kayıtlarına geçmiş 448 adet çığ olayındaki
can kayıplarının miktarı verilebilir. Bu kaybın en çarpıcı örneği,
1991-1992 kış mevsiminde 328 kişinin hayatını kaybetmiş olmasıdır. Çığın
sosyal etkisi sadece can kayıpları ile sınırlı değildir. Çığdan
etkilenen alanlardaki maddi kayıpları karşılayamayan insanların bölgeden
göç etmesi de bir sosyal sonuçtur. Ekonomik açıdan bakıldığında ise,
bölgede çığların verdiği hasarların kısa sürede telafi edilememesinin
getirdiği zorluklar nedeni ile oluşan üretim ve iş gücü kayıpları
giderek artmakta ve bazı bölgelerin turizm potansiyeli dahi dolaylı
olarak etkilenmektedir.
Çığ Oluşması Sırasında Alınabilecek Tedbirler
Eğer Çığa Yakalanırsanız?
Çığ genellikle çok hızlı gelişir ve hareket eder. Bu nedenle, çığın
oluşması fark edildikten sonra mümkün olduğunca hızlı ve soğukkanlı
olunmalıdır. Çığın başlangıç anından sonra, eğer bina içinde değil
dışarıda bulunuyor iseniz;
Çığ başladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın genişliğine,
etrafta bulunan araçlara (araba, kayak, kar aracı veya hiçbir şey) ve
var olan daha güvenli yerlere (büyük ve sabit kayalar, yamaç aşağı
girintiler, vb.) bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir şekilde ayrılmaya
karar vermek gerekir.
Çığın daha yavaş ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaşmaya çalışmak,
Bağırarak veya başka ses kaynaklarını (korna, çan, ıslık, siren) kullanarak, diğer insanları uyarmak,
Eğer çığa yakalanmamız kesin ise veya o anda kayak yapıyor iseniz, kayak
sopalarını (batonlar bileğe bağlı olmamalıdır) ve kayakları çıkarıp
atmak, sabit bir ağaç (yeterince güvenilir olmasa da çığın büyüklüğüne
göre çare olabilir), kaya veya başka bir cisme tutunmaya çalışmak,
Kırılmış ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalışmak,
Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalışmak,
Ağzı sıkıca kapatmak, eğer mümkünse kafa karın altında kaldığı anda uzun süre nefesi tutmaya çalışmak,
Önerilen diğer bir yöntem de akış sırasında oturma pozisyonu almaktır.
Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıştırılır ve çığ durmadan
kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek (eğer zemin altta ise
veya zemin üzerindeki kar sertleşmeye başlamış ise) kalkmaya çalışmak.
Çünkü çığ durduktan sonra, betonumsu bir özellik kazanacak olan kar
içinde, değil kalkmak parmağımızı oynatmak bile imkansızdır!!!
Çığ durmadan önce mutlaka bir el yüzün önünde (ağız ve burnu kapatacak
şekilde), diğer el de başın üstünde (yüzeye doğru uzatarak) tutmak ve
kar altında kalınan zaman boyunca bizim için hayati önem taşıyacak olan
nefes alınan boşluğu (hava kesesi) genişletmek ve bu arada başı sağa
sola çevirmeye çalışmak da fayda vardır. Bu hava kesesi, çok küçük olsa
bile ağız ve burnun kar ile dolmaması demektir. Kesenin varlığı,
kazazedenin her zaman kurtulma şansının olduğunu ümit etmesini sağlar.
Karda ses iletimi az olmasına rağmen, eğer yüzeye yakın olunduğu
hissedilirse ya da öyle olabileceği varsayımını ihmal etmemek için
bağırmak faydalı olabilir.
Bazı olaylar ve araştırmalar göstermiştir ki, sırt çantası taşıyan
insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma şansları,
taşımayanlardan daha fazladır.
Eğer bir aracın içinde bulunuyorsanız;
Motoru durdurup, ışıkları söndürmeli,
Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmemeli ve kibrit yakmamalı,
Eğer telsiz varsa çağrı yapmalı ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutmalı,
Dışarı ses (korna) ve ışık verecek herhangi bir alet (fener gibi) faydalı olabilir,
Eğer araçta bir çubuk veya benzeri bir alet var ise, bunu kar içine
yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini
ümit etme şansımız da olabilir
En son olarak da çevreleyen karı kazmaktır. Ancak, kazarken kişi kendini
kesinlikle güvende hissetmiyorsa araç içinde kalmanız daha
emniyetlidir.
Çığdan Sonra?
Çığ olduktan sonra, en kısa zamanda ilgili kişi ve kuruluşlara haber
verilmelidir. Ancak, afet olduktan sonra ilgili kişilere ulaşılamıyor
ise aşağıda verilen telefonlara haber verilmesi, size en kısa zamanda
yardımın ulaşmasını sağlayacaktır. Bu numaralar sizde yok ise, hemen
şimdi kolay erişebileceğiniz bir yere not ediniz! Bu numaralar;
155 Polis
156 Jandarma
179 Alo Valilik
Ayrıca, ikamet ettiğiniz yerleşim yeri civarında bir orman örtüsü varsa,
ormanda oluşabilecek yangınların kısa zamanda yetkili kuruluşa
bildirilmesi ve acilen söndürülmesine başlanılması, orman içinde yeni
çığ patikalarının oluşmasını engelleyebilir. Bu nedenle olayın; 177
Orman yangını nolu telefona bildirilmesi faydalı olacaktır.
Zirai Don Olayından Korunma Yöntemleri
Tarım ürünlerini don olayından korumak için çok çeşitli yöntemler
uygulanmaktadır. Her yörenin iklim durumu yapılan tarımın şekli,
yetiştirilen bitkinin özelliği ile ilgili tarım işletmesinin imkanları
göz önüne alınarak, bu yöntemlerden en uygun, en pratik ve en ucuz olanı
seçilmelidir. Tek bir yöntemle önlem alınabileceği gibi, gereken
durumlarda bir kaç yöntem birlikte uygulanarak don olayının zarar
yapması önlenebilir. Önemli olan konu, doğru ve en etken olan yöntemin
seçilmesi ve doğru şekilde uygulanmasıdır. Genel olarak bu konuda 2
yöntem kullanılır:
1- PASİF YÖNTEMLER
a-Yer seçimi
Don riski taşıyan bölgelerde mümkün oldukça zirai faaliyetler
yapılmamalıdır. Eğer tarım yapılması düşünülen bölge don tehlikesine
maruz ise, farklı mevsimlerde don hadisesinin görülme ihtimali, muhtemel
şiddeti ve havada dağılımı araştırılmalıdır.
Bu konu ile ilgili olarak, dikkatler çok iyi bilinen don boşlukları
(=frost hollows) veya don çukurlarına (=frost pockets) yöneltilmelidir.
Don boşlukları herhangi bir yükseklik seviyesinde meydana gelebilir ve
genellikle doğal veya yapay olarak oluşmuş şiddetli rüzgarlardan korunan
ve içine soğuk hava hareketi olmayan, küçük vadiler (oluklar) veya
alçak basınç merkezleridir. Bu don bölgeleri özellikle don zararlarına
açıktır ve bu bölgelerde zirai faaliyet yapılmamalıdır.
Bir eğim veya nehir kenarı boyunca yer alan ağaçlar, çalılar ve engebeli
mera soğuk hava akışına engel olabilir ve don olukları meydana
getirebilirler. Genel olarak aşağı yönde akış hızı 2 m.sec-1 değerini
geçmez, ancak engebeli arazilerde soğuk hava engelleri olarak oluşabilen
hava karışımları ve dalgalanmaları kırılır veya üzerinden aşılır ve
hava bir nabız atışı karakterinde eğim aşağı hareket eder (Findlay,
1970).
Alçak bölgelere doğru akan soğuk havanın doğal ve yapay engellerle önü
kesilmelidir. Eğer bu tip engeller yoksa, don çukurları olarak
tanımlanan düşük rakımlı bölgelerde, soğuk havanın çökmesiyle don
hadisesi görülür ve hava olaylarına bağlı olarak birkaç gün sürebilir.
Doğal engeller ağaç sıraları, çalılar, bodur ağaçlar, asma bitkileridir.
Yapay engeller ise, binalar, duvarlar, tahta perdeler, yoğun çalılar,
demiryolu ve otoyol duvarlarıdır. Soğuk hava, eğim yönünde aşağı doğru
akarken engeller tarafından tutulur ve yönü değiştirilerek bitkilerden
uzaklaştırılır. Köşeli ve eğimli doğal bir engel soğuk havanın yönünü
değiştirir ve bu şekilde hassas bitkiler korunur. Sık ağaçlar ve çalılar
tarafından tutulan soğuk hava akımını uzaklaştırmak için uygun doğal
ortam yoksa, ağaç ve çalılar arasında eğime uygun küçük boşluklar
bırakılarak soğuk havanın uzaklaştırılması gerekir.
Yakın çevredeki geniş su yüzeylerinde don riski daha düşüktür ve kuzey
yarımküre için güneye bakan eğimlerde dikilen çit bitkileri, kuzeye
bakan eğimlerdeki çit bitkilerine göre don zararına daha az maruz kalır.
Güney yarımkürede bu durumun tersi söz konusudur. Genel olarak
bölgelerin iklim özelliklerine göre ürün çeşitleri ve yurdumuza
uygulaması aşağıda verilmiştir:
Bölgelerin özellikleri ve yetiştirilmesi uygun olan ürünler:
İlkbaharda hemen hemen don olayı görülmeyen bölgeler (Akdeniz kıyıları): Turunçgiller;
Seyrek olarak don olayı görülen bölgeler (Doğu Karadeniz
kıyıları):Bölgenin yüksek kesimlerinde turunçgiller ve sert çekirdekli
meyveler, bölgenin alçak kesimlerinde don olayına hassas çeşitler;
Don olayının orta sıklıkta görüldüğü bölgeler (Ege ve Marmara kıyıları):Bağ çeşitleri;
Dona açık bölgeler (Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz iç kesimleri)
on olayına daha dirençli bağ, armut ve elma çeşitleri;
Don etkisi altında olan bölgeler(İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu)
on olayına en dayanıklı bağ, armut ve elma çeşitleri.
Zirai üretim için don zararlarına karşı koruma yöntemlerinin hiçbirisi
güvenli dönemin uzunluğundan daha önemli olamaz. Bitki yetişme döneminin
ortalama uzunluğu, ilkbahar geç donlarının en son tarihi ile sonbahar
erken donlarının ilk tarihi arasındaki zaman olarak açıklanabilir.
Bitki yetişme döneminin uzunluğu ile ilgili bilgiler, don tehlikesine
açık bölgeler için uygun ürün tür ve çeşitlerinin seçiminde ziraat ile
uğraşanlara önemli ölçüde yardımcı olacaktır. Bu verilerden belirli
ürünler için ortalama güvenli dikim tarihleri elde edilebilir.
Don tehlikesine hassas bölgelerin haritalanması için bir çok yöntem
literatürde açıklanmıştır. Bunlardan bazıları topografik ve klimatolojik
haritaların esas alındığı masa çalışmalarıdır. Diğer kısmı ise detaylı
alet ölçümlerine dayanan ve farklı arazi ölçümleri tarafından
desteklenen çalışmalardır. Alet ölçümlerine dayanan yöntem en yaygın
olanıdır ve farklı yaklaşımların geniş oranda uygulandığı yöntemdir.
Aletlerin tipleri ve kullanışlılığı, gözlemlerin yoğunluğu ve gözlem
süresinin uzunluğu (genellikle bir çok don dönemi) gibi faktörler
yöntemin yararlı olmasında önemli etkenlerdir (Findlay, 1970).
b- Bitki İdaresi
Bitkilere uygulanacak farklı işlemler, bitkilerin don olayına karşı
direncini arttırabilir ve en az zararla kurtulmasını sağlayabilir. Bu
işlemlerin uygulanabilir ve ekonomik olması önemlidir. Bu işlemlerden
bazıları aşağıda belirtilmiştir:
En fazla hava akımına imkan verecek bitki dikimi;
Önerilen tarihlerden önce bitki dikimi yapılmaması;
İyi toprak verimliliği ve uygun su kaynaklarının yararlı etkilerini sürdürmek;
Don olayına karşı dayanıklılığı arttırmak için kimyasallar ve bitki hormonları kullanılabilir.
c- Bitki seçimi ve üretimi
Aynı tarihte çiçeklenen belirli meyvelerin çeşitleri, dayanıklılık
konusunda belirgin farklılıklar gösterir. Bundan dolayı hassas olanların
çıkartılması ve dirençli olanların üretilmesi don riskini azaltacaktır.
Daha geç çiçeklenen elma türleri (çeşitleri), sert kışlık buğday, yulaf
çeşitleri ve dona daha dayanıklı çilek çeşitlerine, don olayına hassas
bölgelerde her zaman ihtiyaç duyulur. Yapılacak çalışmalarda başarı,
hassaslık veya dayanıklılık ile ilgili nedenlerin açıklanmasında
sağlanacak gelişmelere bağlıdır. En uygun bitki seçimi ile ilgili genel
bilgiler aşağıda verilmiştir:
Don meydana gelen bölgelerde ve şiddetli iklimlerde uzun boylu gelişen
bitki türleri seçilerek; hassas çiçekler veya meyveler yer seviyesindeki
soğuk havadan uzaklaştırılarak korunur.
Vadi tabanlarında, dar havzalarda, çukur bölgelerde dona hassas
bitkilerin yetiştirilmesinden kaçınılmalıdır. Dağlık bölgelerde ve
tepelerde güneye bakan daha sıcak eğimler; bağ, meyve ve erkenci patates
için en uygun yetiştirme alanlarıdır.
Göl, rezervuar, nehir gibi geniş su kütlelerine yakın bölgelerde don riski daima azdır.
Ağaçlık alanlar soğuk havayı saptırarak eğim aşağı uzaklaştırırlar. Bu nedenle ağaçlık alanların korunması önemlidir.
Dona hassas bitkilerin yetiştirildiği arazilerde toprak işlemesinden kaçınılmalıdır.
Don riski olan bölgelerde, dona hassas bitkilerin özellikle yonca
arazileri, çayır, tahıl, çalılık, fidanlık yakınlarında
yetiştirilmesinden kaçınılmalıdır.
Don riskinin arttığı zamanlarda herhangi bir şekilde toprağın gevşetilmesinden kaçınılmalıdır.
Don olayına hassas bitkilerin yetiştirildiği yerlerde, don tehlikesi
başlamadan önce yabancı otlar temizlenmeli, ancak başka hiçbir kültürel
işlem yapılmamalıdır.
2- AKTİF YÖNTEMLER
a- Atmosfere giden radyasyonun durdurulması ( suni sis )
Havaya su buharı püskürtülerek yapay bulut oluşumu (sis) ile atmosfere
giden radyasyon engellenebilir. Duman perdesi veya dumandan oluşturulan
yapay bulutlar radyasyon kayıplarını önleme çalışmalarında
kullanılmıştır, fakat bu yöntemlerin etkinliği hakkında uygulanan duman
perdesinin görünen yoğunluğu ile karar vermek imkansızdır. Duman
perdesinde oluşturulan parçacıklar yerden uzaya giden uzun dalga
radyasyonu yakalayabilmelidir. Bulut içerisindeki su damlacıkları, yapay
olarak oluşturulan duman perdesindeki çok küçük parçacıklardan daha
etkili olduğu belirlenmiştir (Brooks, 1959).
b- Isı yalıtımı
Ürünleri dumanla kaplamak için toksik olmayan protein köpükleri
kullanılır. Bu yöntem mekanize olması nedeniyle bazı avantajlara
sahiptir ve köpük bitkiler üzerinde uzun süre kalabilir ve beklenen
ardıl don olayları için koruyucu olur (Desjardins ve Siminovitch, 1968).
c- Havanın karıştırılması
Tipik radyasyonlu geceler boyunca, yer ile temas halinde olan hava soğur
ve yüzeye yakın seviyelerde soğuk bir hava tabakası oluşur. Yerden 150 m
yükseklikteki bir hava tabakasındaki sıcaklık, yer seviyesindeki
sıcaklıktan fark edilecek derecede daha sıcaktır. Sıcaklığın yükseklikle
arttığı bu gibi özel durumlar sıcaklık terselmesi (=inverziyon) olarak
adlandırılır. Normal günlerde yükseklik ile sıcaklık azalır. Don zararı
soğuk hava tabakası ile ilgilidir, fakat üst seviyelerdeki daha sıcak
hava ile aşağıdaki daha soğuk havanın karıştırılmasıyla don zararını en
aza indirilebilir. Yere yakın seviyedeki soğuk hava ile üst
seviyelerdeki daha sıcak havanın karıştırılması sonucu inverziyon
bozulur ve yere yakın soğuk hava tabakasının sıcaklığı birkaç derece
arttırılır. Bu durum rüzgar makineleri, fanlar ve hatta helikopterler
kullanılarak başarılabilir.
Rüzgar makineleri ile don mücadelesinde başarıya ulaşmak için don
beklenen gecelerde öncelikle inverziyonun şiddeti belirlenmeli ve daha
sonra rüzgar makineleri kullanılmalıdır. Zayıf inverziyon şartları
altında, rüzgar makinelerinin kullanımı sınırlandırılır. Şiddetli
inverziyonların meydana geldiği bölgelerde don ile mücadele maliyetleri,
korunan ürünün ekonomik değeri dikkate alınarak belirlenmelidir.
d- Direk hava ve bitki ısıtması
Radyasyon yoluyla yeryüzünden atmosfere giden ısı kaybının giderilmesi
için en yaygın ve en kolay yöntem uygun ısıtma ekipmanları kullanmak
veya küçük ateşler yakmaktır. Bu yöntemle arazilerde veya meyve
bahçelerindeki sıcaklıklar belirli ürünler için kritik sıcaklık
değerlerinin üzerinde tutulabilir. Dünyanın bir çok bölgesinde ısıtma
yöntemi yaprağını dökmeyen Akdeniz meyveleri ve yaprağını döken diğer
meyve ağaçlarının bulunduğu alanlarda düzenli ve iyi organize edilmiş
olarak uygulanmaktadır.
Bu yöntemde odun, kömür veya mangal kömürü kullanılabildiği gibi, dizel
yağlar da çeşitli tip ve büyüklüklerdeki uygun ekipmanlar yardımıyla
yaygın olara kullanılırlar. Bu yöntemle ilgili olarak ısıtıcı
modellerinin geliştirilmesi, bitkilere toksik etkisi nedeniyle dumanın
yok edilmesi, alet içinde oluşan isin ve kullanılan yakıtın azaltılması
çalışmaları önemini korumaktadır.
Isıtıcılar bütün araziye etkili olacak şekilde dağıtılmalı (75-200
adet/ha), fakat arazinin daha soğuk kesimlerinde ısıtmanın iyi
yapılabilmesi için rüzgarın geliş yönüne daha fazla ısıtıcı konulması
uygun olacaktır. Bitki için gerekli olan hava sıcaklığının artmasıdır,
fakat aynı zamanda ısıtıcılarla yayılan ısınında önemi büyüktür. Yağ ve
gaz ısıtıcıları havayı konveksiyon (ısınarak yükselme) yoluyla
ısıtırlar, fakat ısıtıcının tipine bağlı olarak ekipmanların sıcak
yüzeyleri tarafından meyve bahçelerine yayılan ısı toplam ısının
%10-30’unu oluşturmaktadır.
Çok sayıda yakılan küçük ateşler, az sayıdaki büyük ateşlere göre havayı
ısıtmada daha etkilidir. Büyük ateşler, etrafa yayılmadan hızlıca
yükselip inverziyon tavanını delerek soğuk ve sıcak havanın iyi bir
şekilde karışması için gerekli sirkülasyonu engelleyecek sütunların
oluşmasına neden olabilir. Büyük ateşler sadece inverziyonun tavan
tabakasına zarar vermez, aynı zamanda hızlıca soğuk havanın içine
çekilerek zararı faydasından fazla olur. Eğer bir bölgede bir mevsim
boyunca 2-3 defadan fazla don olayı görülmezse ısıtma yöntemi uygun ve
ekonomiktir. Daha fazla don görülen bölgelerde ısıtma ekonomik değildir.
Seralarda elektrikle ısıtma, araziye uygun kalorifer sistemi ile ısıtma
bazı ülkelerde kullanılan pahalı yöntemlerdir. Ancak bu yöntemlerde
korunacak ürünün ekonomik değeri esas alınmaktadır.
e- Su uygulaması
Don olayını önlemede bir yöntem olan üstten sulama veya yağmurlamanın
belirgin bir yararı vardır ve dikkate değer bir öneme sahiptir. Bu
uygulama geniş bir su kaynağı, uygun sulama ekipmanları ve iyi bir
toprak drenajı ister. Bu yöntem sadece üzerindeki buz yükünü
taşıyabilecek bitkilerde uygulanabilir.
Yağmurlama yönteminde, bitki su soğuduğu ve donduğu zaman, radyasyonla
kaybolan ısıyı kazandırmak için eritme ısısını ortama verir. 1 gr veya 1
cm3 suyun 1°C soğuması için 1 kalori ısı açığa çıkar, fakat bitki için
daha önemli olan durum 1 gr suyun donması için 80 kalorinin açığa
çıkmasıdır. Eğer yaprak veya tomurcuk ince bir su filmi kaplanırsa,
suyun donmasıyla ısı açığa çıkar ve bitki sıcaklığının 0°C’nin altına
düşmesini engellenir. Bu su filminin olabildiğince sürekliliği
sağlanmalıdır, bu sayede bitki üzerinde buz tabakaları oluşmasına ve
ortam sıcaklığı donma noktasının altına düşmesine rağmen bitki sıcaklığı
donma noktasının altına düşmeyecektir.
Bir güvenli uygulama, ıslak termometre sıcaklığı donma noktasına
ulaştığı zaman yağmurlama işlemine başlamaktır. Yağmurlama işlemi bitki
dokularının dayanabilmesi için mümkün olduğu kadar sürdürülmelidir.
Uygulama hava sıcaklığı 0 °C’nin üzerine çıkıncaya kadar devam
ettirilmelidir.
Yağmurlama sistemi, ürün kaybına neden olabilen birkaç dakikalık kritik
devreyi engelleyecek veya kesecek şekilde tam ve sürekli olarak su
örtüsü sağlamalıdır. Yağmurlama sisteminin önceden test edilmesi
gereklidir. 12-20 saniye aralıklarla çalışan küçük yağmurlayıcılardan
daha tatmin edici sonuçlar alındığı Davis (1955) tarafından
bildirilmiştir. 90 saniye aralılarla çalışan daha büyük yağmurlayıcılar
-5°C de domates bitkisi üzerinde etkili olamamıştır. Tekrarlanan
uygulamaların daha kısa aralıkları, yaprak yüzeyindeki daha düşük
sıcaklık değişimlerini netice vermiştir.
f- Toprak işleme ve idaresi
Don zararlarını en aza indirebilmek için; toprak nemli, yabancı otları
temizlenmiş, düzeltilmiş ve pekiştirilmiş olmalıdır. Don tehlikesi olan
dönemlerden önce toprak üzerindeki ürünler, organik madde artıkları,
gübre artıkları ve yabancı otlar sürülmeli ve toprak sıkıştırılmalıdır.
Bu işlemlerden sonra toprak sulanmalı ve kuru kalmasına fırsat
verilmemelidir.
g- Kumlama
Bu yöntem hem pahalı, hem yüksek işçilik, hem de toprağın yapısını
etkilemesi nedeniyle uygulanması güç bir yöntemdir. Kum materyalinin
kolay ısınması ve radyasyon yoluyla yavaş soğuması bu yöntemin olumlu
yanıdır. Her yıl ince bir kum tabakasının don riskli alanlara serilmesi
şeklinde yapılır. İnce kum aynı zamanda buharlaşmayı (kendi bünyesindeki
su miktarı çok az olduğundan) en alt seviyeye indirir.
h- Çiçeklenmeyi geciktirme
İlkbaharda meydana gelen son don olaylarının çok sık görüldüğü yerlerde,
meyve ağaçlarının çiçeklenme devresinde don olayından fazla zarar
görülmemesi için çiçeklenmenin geciktirilmesi amacıyla ağaç dipleri 1 m
çapında açılarak kar veya buz kalıpları konulur.
i- Zorlanmış hasat
Birçok durumda geniş bir ürün topluluğunu zorunlu hasat yoluyla dondan
korumak mümkündür. Don veya donma sıcaklıkları ile ilgili bir tahmin
önceden kullanıcılara ulaştırılmış ise, bölgedeki çiftçiler olgun
meyveleri, sebzeleri ve diğer ürünleri acil olarak toplayabilir, aksi
takdirde arazi üzerinde kalır ve don tehlikesine hedef olur. Bu durum
geceleri bile devam edecek uzun saatler süren bir ekip çalışmasını
gerektirir. Toplanan ürünlerin korumalı yerlerde depo edilmesi
zorunludur.